“Gonna Fly Now!”

yazar:

kategori:
Photo by EE

3 aydır kickboks dersi alıyorum. Nedenini soracak olursanız galiba karşıma çıkacak her şeye karşlı dirençli olma gibi bir gayretim var. Nasıl duygusal dayanıklılık eğitimleri alıyorsam, fiziksel olarak da kuvvetli olmak istiyorum. Bunun için yıllardır spor yapıyorum ama dövüşmek bu dirençli olma isteğimle ilgili yeni bir bakış açısı kazandırdı bana.

Derse temel duruş pratiklerinin ardından vurursan en çok nerelerin acıyacağını öğrenerek başlıyorsun. Böylelikle sen de nerelerini koruman gerektiğini öğreniyorsun. Amaç rakibinin canını acıtmak, onun darbelerinden ise kendini korumak. Bu sebeple hep gard pozisyonunda kalmalısın.

En önemli şeylerden biri de adımlar. Rakibini takip ederek, onunla uyumlu bir şekilde adım atmalısın. Hatta yumrukların, tekmelerin ne kadar kuvvetli olursa olsun, eğer rakibinle senkronize değilsen kuvvetin kadar boşa düşersin. Bunu bu şekilde dansa benzetiyorum. İlk derslerimde tango ve salsadaki adımları, kickbokstaki adımlarla karıştırdığım için çok zorlandım hatta. 🙂

Sen etrafında bir çember var gibi düşünmelisin, seninkinden bir tane de rakibinde var. O çemberi korumak ama zaman zaman rakibininkinin içine girerek daha yakından saldırmalısın.

Hayatta da öyle değil mi? Sen karşındakinin canını nasıl yakacağını bildiğin gibi, o da seninkileri biliyor. Ne kadar kuvvetli olursan ol, kendini korumayı bilmiyorsan bir yumrukla nakavt olabilirsin. Adımların hayat ile ne kadar senkronize olursa aslında o kadar rahat kontrol edebiliyorsun kendini ve zorlukları. Çemberin var, olmalı, onu korumalısın, başkası o çembere girdiği an neye uğradığını şaşırman yakındır mesela.

He hayatla ister dövüşür, ister dans edersin. İster karşındakini canını yakacak yerinden vurursun, ister onun yumrukları karşısında gözlerinin içine baka baka gülersin. Tercih senin. Tek bildiğim kendini korumayı öğrenmen gerekir. Ansızın gelecek yumruktan, paçandan çeken insanlardan, enerjini, hevesini, umudunu yerle bir etmeye niyetlilerden, duyguları hakkında kolaylıkla yalan söyleyebilenlerden…

Sen ne yapıyorsun diye soracak olursanız, hala dirençli olma konusunda çabalıyorum ama kendimi korumayı biraz biraz öğrendim galiba. İstemediğim telefonu açmıyorum, cevaplamak istemediğim mesajı cevaplamıyorum, sıkıldığım kitabı, filmi yarıda bırakıyorum. Uslanmamı ve ehlileşmemi söyleyenlere ayak diriyorum. Görmüyorum, duymuyorum, kin beslemiyorum, affediyorum. İnsanların yaralarını tanıyorum ve vurmak yerine aynıları bende de olduğu için onlara şefkat duyorum. Gülerek karşılıyorum, kendime bakıyorum, geziyorum, yiyip içiyorum ve kickboks işin eğlencesi, çoğunlukla dans ediyorum… Gülerek ve uslanmayarak. 🙂


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir