
Belki de yeni bir şeyler söylemenin vakti gelmiştir. Eski mevzular da olsa etrafında dönüp durduğumuz, biz eski biz değiliz. Dönüş figürlerimiz, adımlarımız, bakışlarımız aynı değil. Belki biraz büyümüş belki de küçülmüşüzdür. Bir dost alıp çantasını çıkmıştır, birini apartman girişinde terk etmişizdir bir kız çocuğunun gülümserken çekilmiş bir fotoğrafının gölgesinde.
Eskilerden bir şarkı çalmıştır, biz bize hissettirdiklerini gülümseyerek hatırlamışızdır. Kim bilir uzaklardaki de öyle yapıyordur. Sağanak bir yağmur yağarken tepede güneş vardır, bir yerlerde gökkuşağı açıyordur.
Bir yerlere gidiyor, başka yerlerden dönüyoruzdur, kafamızın içi ışıklı bir yolculuğun rüyasındadır. Gittiğimiz yerlerin suları yıkıyordur bizi, doğa kendisine dahil ediyordur, eksildim sanırız, çoğalıyoruzdur verimli topraklarında.
Artık 30 yaşındayım, vücudumdaki dövme sayısı 13’e çıktı, birkaç kitap, birkaç yeni müzik, birkaç yeni yer daha sığdırdım yıla. Bir iki dost çıktı hayatımdan, üç beş yeni dost edindim en güzelinden. Küçük zaferlerim oldu, küçük yanılgılarım da. Gurur duydum yeri geldi, zaman zaman ben yerdim kendimi. Anladım, biliyor musun hiç kızmadım. Bitti sandım tekrar başladım. Bu yolculuğun sonu olmadığını kabul ettim, hala arıyorum, umutluyum, heyecanlıyım, çok mutluyum.
En çok söylemekte zorlandığım kelime “hak ediyorum” idi. El birliği ile inandırmışız beni hak etmediğime. Fakat öğrendim yüksek sesle söylemeyi: “Hak ediyorum her milimini bu dik gülüşün. Bedelini ödedim.”
Bir yanıt yazın