
Bir elinde güneş, bir elinde ay.
Hem şifacı hem bilge. Hem cesur hem temkinli. Hem bereketli hem sınırlı. Karayı da görmüş, akı da. Her şeyi kaybetmiş ama kendisini kazanmış.
“Benim gizli bir bildiğim var” diyen de o, söylenenin ötesindekileri duyan da. Konuşan da o sabırla tane tane, susan da sessizliğin asaletinde. Yanan da o, küllerinden doğan da.
O Azize. Aziz’inden azını, Aziz’inden fazlasını istemez. Ruhu o kadar geniş, o kadar özel ki Aziz olmayan yanında duramaz.
Ey Azize! Yolun kendi içindeki dünyaya çıkıyor ve orası çok güzel. O dünyanın kıymetini kendi cehennemini cennet sanan ne bilsin? Senin bahçenin kıymetini kendi kuru dalını bahçe sanan ne bilsin? Azize’nin hakkını veremeyen Azize’yi nasıl sevsin?
Sen Azize, orada öyle tüm bildikleri, tüm gördükleri avucunda ama kalbine is değmemiş şekilde kibirsiz ve kendinden diğerlerine akarak bekle. İnanç ile, aşk ol bekle. Kainat senin vaktini süslüyor.
?☀️
Bir yanıt yazın